14 Aralık 2012 Cuma

Sıcacık bir Kış Çayı veya Salep...

Şu son 1 haftadır, tüm yurt genelinde olmakla birlikte özellikle İstanbul'da havalar oldukça soğudu. Üstelik hava güneşli olmasına rağmen! Sakın ha güneşe aldanmayın, soğuk neredeyse can yakıyor ve hava sanki kar topluyor gibi! 

Hatta çoğu şehirlere kar yağmaya başladı bile, dolayısıyla özellikle bu soğuk kış günlerinde eminim hepimiz içimizi ısıtacak şeyler içmek istiyoruzdur.

Seçenekler arasında sıcacık demli bir fincan çay olabilir, sıcacık  sütlü bir fincan kahve olabilir veya değişik seçenek isteyenlere bitki çaylarını önerebiliriz.

Ancak birde çoğu cafelerin menülerinde gördüğümüz ve aslında evde yapımı da oldukça kolay iki değişik seçenek de söz konusu olabilir.

Kış çayı veya Salep! 

Aralık ayının gelmesiyle birlikte kim bilir İstanbullular kar görmeye başlarlar belki!


Kış çayının yapımı aslında oldukça kolay! Bunun için sadece ısıya dayanıklı, mümkünse şeffaf camdan bir demlik almanız yeterli. Evinizde dilediğini zaman, dilediğiniz aromalarda hazırlayabilirsiniz. Ayrıca gelen misafirlerinize değişik bir seçenek de sunmuş olursunuz.

Şöyle ki, seçenekler geniş ve kişilere göre değişken olmakla birlikte kış çayını hazırlayabilmeniz için 2 yemek kaşığı ıhlamur, iri dilimlenmiş 1 elma, 1 parça çubuk tarçın, 1 dilim limon (kabuğu ile birlikte) , yaklaşık 8 adet karanfil, 1 tutam rezene ve 1 tutam yasemin çayı almanız yeterlidir. Çoğunu rahatlıkla aktarlardan bulabilirsiniz. Ardından cam demliğinize söz konusu bitkileri atın ve üzerine sıcak (kaynar) su ekleyerek demlenmeye bırakın. Demlenirken hafif ateşte kaynatmaya devam etmeyi de unutmayın ki karışımınız soğumasın! 




Dilerseniz karışıma bir parça, kabuğu ile birlikte dilimlenmiş portakal da koyabilirsiniz. Limon aromasını sevmeyenler, karışıma demlenirken limon koymak yerine, içmek için fincanlarına aldıklarında bir iki damla sıkarak da yetinebilirler.

Bir diğer alternatifiniz ise mis gibi kokan sıcacık bir salep olabilir! Hazır karışımlardan alarak sıcak su ve süt ile karıştırabileceğiniz gibi evinizde kendiniz de yapabilirsiniz. Benim tavsiyem bir miktar salep tozu alıp, evde kendinizin yapmasıdır. Bunun için 1 tepeleme tatlı çay kaşığı salep ve 1 tepeleme çay kaşığı nişastayı (herhangi bir türü olur), biraz şekerle birlikte küçük bir kasede karıştırın. Biraz ılık süt ile ezerek bulamaç haline getirin. Bir yandan ocakta 1 litre süt kaynatın. Kaynayan süte hazırladığınız karışımı yavaş yavaş ekleyerek bir yandan çırpın. Tadına bakarak dilediğiniz kadar şeker ekleyin, kısık ateşte yarım saat kadar kaynattıktan sonra ocaktan almaya yakın 1 paket vanilya ekleyin. Ardından üzerine biraz tarçın veya bir top vanilyalı dondurma ekleyin...  Mis kokusu burnuma gelmeye başladı bile!


Gün içinde veya yatmadan önce, bu ufak değişiklikleri deneyin derim. Yanına bir parça neşelendirecek tatlılar eklemeyi de unutmayın! Afiyet olsun...





anahtar kelimeler: kış çayı, salep, kar, tarçın
Zarafetin Temsilcisi... Kate Middleton

Her genç kızın hayalidir prenses olmak... Yakışıklı bir prens gelir, beyaz atıyla sizi alır ve krallığına götürür. Sonsuza dek mutlu yaşarsınız... Ve SON...

Böyle hikayelere çocukken inanırdık hepimiz, ancak zamanla  bizler hayal gücümüzü mü kaybettik yoksa masallar zaten gerçek değildir diye mi düşündük bilemem. 

Oysa yaşadığımız şu zamanda gerçek olan bir masal var ki, o da Kate Middleton ve Prens William aşkı... Çift, tüm dünyanın gözleri önünde 29 Nisan 2011 tarihinde görkemli bir düğün ile evlendi. Şimdi de bebek bekliyorlar. Tahtın yeni varisi kısa bir zaman sonra dünyaya geliyor anlayacağınız...

Peki sadece İngiltere kraliyet ailesinin mensubu olduklarından mı bu kadar çok konuşuluyorlar dersiniz? Mutlaka etkisi vardır Dük ve Düşes olmanın:) Ancak Kate Middleton giydiği her kıyafet, kısacası tarzı ile de gündeme damgasını vuruyor. 

Oldukça  zarif  ve her yönüyle o kadar sade ki, giydiklerini beğenmemek mümkün değil...




Cambridge Düşesi Catherine, asıl adıyla Catherine Elizabeth Middleton  9 Ocak 1982 doğumlu. Kate Middleton'ın babası Michael Francis Middleton eski bir havayolu yetkilisi ve harekât memuru, annesi Carole Elizabeth Goldsmith-Middleton ise eski bir havayolu hostesi. Middleton'ın iki kardeşi var: Pippa olarak bilinen 1983 doğumlu Philippa Charlotte ve 1987 doğumlu James William.


Çift okudukları İskoçya'daki St. Andrews Üniversitesi'nde ortak aldıkları bir sanat tarihi dersinde tanışmışlar. Kate Middleton evlenirken Alexander Mcqueen'den Sarah Burton'ın tasarımı olan beyaz ve sadeliğiyle dikkat çeken bir gelinlik tercih etmişti. 




















Kate Middleton sadece kıyafetleri ile değil, kullandığı aksesuarlar ile  de oldukça dikkat çekiyor. Özellikle tarz şapkaları bence bütün bayanlarda şapka takma isteği uyandırıyor...



Kate Middleton'ın yüzüğü hepinizin dikkatini çekmiştir. Zaten çekmemesi pek mümkün değil:) Yüzüğün hikayesi ise şöyle; Prens William eşine, annesi Prenses Diana'nın  yüzüğünü vermişti. Mavi safir ve pırlantadan oluşan yüzüğü Prens Charles zamanında eşi Diana'ya hediye etmiş. Dolayısıyla yüzüğün manevi değeri taraflar için oldukça önem taşıyor...






Kate Middleton genellikle kullandığı düz saçlarının aksine, arada bir dalgalı saçları da tercih ediyor...












Kate Middleton'ın Prens William'ın eşi Düşes olmasının yanı sıra, zamanının çoğunu yardım derneklerinde harcadığı biliniyor. Hatta bu açıdan çoğunlukla Prenses Diana'ya benzetiliyor.


Bakalım kraliyet ailesinin yeni üyesi beklenirken, Kate Middleton'ın tarzı hamileliği süresince nasıl olacak? Merakla bekleyip göreceğiz...

9 Aralık 2012 Pazar

Kate MOSS... 

İsmi Katherine Ann Moss... Ancak biz onu kısaca Kate Moss olarak tanıyoruz. 16 Ocak 1974 Londra doğumlu model... 

Tüm dünyada sıska manken olarak tanınan  Kate Moss 1988 yılında tam 14 yaşındayken bir modellik ajansı tarafından keşfedilmiş ve Calvin Klein reklamları ile tüm dünyada tanınmaya başlamıştır.



90’lı yıllarda Cindy Crawford ve Naomi Campbell gibi kıvrımlı hatlara sahip ve uzun boylu modeller revaçta iken, Kate Moss ideal model görünümden uzak olan, minyon fiziği, ayrık ön dişleri, elmacık kemikleri ve aşırı zayıflığı ile dikkatleri üzerine çekmiştir.


300’den fazla dergiye kapak olan Kate Moss, yalnızca İngiliz Vogue dergisinin kapağında 24 kez yer almıştır. Servetinin 45 Milyon £ olduğu tahmin edilmektedir. 


Kate Moss kısa zamanda  tüm dünyada bir idol ve moda ikonu haline gelmiştir. Giyim tarzıyla trend olan detayları en güzel şekilde birleştiren isim olarak anılmaktadır. Özel hayatında oldukça çalkantılı süreçler geçiren modelin başı alkol ve uyuşturucudan dolayı da oldukça ağrımıştır...

İngiliz modelin çalkantılı aşk hayatı da magazin basının sıkça gündeminde olmuştur. Özellikle genç kızların sevgilisi Johnny Depp ile yaşadığı aşk büyük ses getirmiştir.  Çift bir süre nişanlı kaldıktan sonra 1998 yılında ayrılmış ve Johnny Depp Kate Moss'tan sonra ona çok benzer olan Vanessa Paradis ile aşk yaşamaya başlamıştır.




Kate Moss dünyanın en çok kazanan mankenleri sıralamasında Gisele Bündchen’dan sonra 2. sırada yer almaktadır. Moss’un Dazed & Confused dergisi editörü Jefferson Hack’ten 2002 doğumlu  Lila Grace adında bir kızı bulunmaktadır. 

Kim ne derse desin Kate Moss oldukça geniş kitleler tarafından ilgiyle takip edilen başarılı bir modeldir ve modellik dünyasına ismini altın harflerle yazdırmıştır... 


8 Aralık 2012 Cumartesi

The Devil Wears Prada/Şeytan Marka Giyer...


"Şeytan Marka Giyer" filmi tüm dünyada büyük yankı uyandıran, oldukça eğlenceli bir filmdi. Çoğunuz izlemişsinizdir herhalde... Ancak hem izlemeyenler, hem de tekrar hatırlamak isteyenler için film hakkında kısa bir gezintiye çıkalım istedim...



New York moda dünyasının göz alıcı karmaşasında, sıfır bedenli muhteşem kadınlar içindeyken saçınızın kötü olduğu bir gün iş hayatınızın sonu olabilir. İşte Runway Dergisi bu inanılmaz cehennemin tam ortasıdır. Miranda Priestly (Meryl Streep) ise moda dünyasının en güçlü kadını Runway'in korku salan kraliçesidir. 

Miranda'nın asistanlarından birinin koltuğu boşalmıştır ve boşalan koltuk yerine geçebilecek yeni bir asistana ihtiyaç duyulmaktadır. Milyonlarca kızın hayatını verebileceği bu iş, sıradan bir NewYork'lu olan Andy Sachs (Anne Hathaway) için göz kırpmaktadır. Andy idealist ve yeni mezun olan bir gazetecidir. Yapacağı iş kesinlikle kendisine saygısı olmayan insanların yapabileceği türden, yaşamı bırakıp çalışmaya dayalı bir tür Miranda köleliğidir.  7-24 Miranda'nın esiri olup olamayacağını sorgularken, sadece 1 yıl Miranda'nın asistanı olarak çalışmasının New York'ta istediği her kapıyı açabileceğini öğrenir...  Andy'nin moda ile hiç ilgisi  olmamasına rağmen, moda alanında bir numaralı dergide işe başlaması, kendisini tanıması için de bir fırsat olur...  

Andy işe başladığında giydiği sıradan kıyafetler ile kendini değiştirmeyeceğini ispat etmeye çalışsa da, bir süre sonra içinde bulunduğu ortama ayak uydurmak zorunda olduğunu anlar. Bu işi yapıyorsa her açıdan mükemmel yapacağını kendine ve Miranda'ya ispatlamaya karar verir.

Ve değişim başlar... Filmi izleyenler eminim Andy'nin kıyafet seçmek için Runway'in dolabının bulunduğu (aşağıdaki resimde yer alan) kısma gittiği zaman, gördükleri kıyafetler karşısında tatlı bir rüyaya dalmışlardır...









Andy'nin değişime karar vermeden önceki hali... Geçmiş yıllara ait etek ve kazak ile... 












Miranda... Moda dünyasının kraliçesi... Miranda karakterinin gerçek hayatta Vogue'un editörü olduğu söyleniyor... Dominant, aksi ancak işinde bir numara...







Andy değişime karar verdikten sonra saçlar başlar yapılır, marka kıyafetler seçilir
ve Andy, Miranda'dan görsel anlamda tam not almayı başarır...








Ancak Andy sadece görsel anlamda değişerek Miranda'nın gözüne girmeyi başaramayacaktır. İş kuralları açısından da Miranda'nın kurallarına uyması gerekir ve adeta köleliği yüzünden istifa etme düşüncesi de dahil, Andy'de gelgitler başlar. 

                                                                        Miranda'nın ofisi...

Üstelik çok yoğun çalıştığı için Andy'nin aşk hayatı da kötü gitmektedir. Sevgilisiyle problemler yaşar ve bir seçim yapması gerekir... Bu süreçte Miranda'nın diğer asistanı olan Emily'den tam olmasa da kısmi anlamda destek alır ve Andy işi başarma hırsına bürünür... Ne olursa olsun vazgeçmemeye ve sadece 1 yılını doldurmaya karar verir...

Emily Blunt filmde Miranda'nın diğer asistanı rolünde... 



Andy 1 yılını doldurduktan sonra Miranda'dan her anlamda tam not almış olsa da, seçim yaparak asıl istediği hayatın bu olmadığına ve hiçbir zaman da olmayacağına karar verir ve istifa eder... Miranda hiçbir zaman Andy'nin görkemli hayatı istememesini anlamamıştır ve anlayamaz da, herkesin bu hayatı istediğini düşünür...

Andy eski kimliğine bürünür ve maceralı 1 yıldan sonra  kendini  hayalindeki gibi bir işte bulur ve film biter... 

2006 yapımı film çoğu sinemaseverler ve modayı ilgiyle takip edenler tarafından oldukça beğenildi... İzlemeyenlere tavsiye ederim... Görsel anlamda şölen sunulduğu kadar Merly Streep'in başarılı oyunculuğu da görülmeye değer... 



6 Aralık 2012 Perşembe

Güzel Sofralar Kolay Lezzetler...

Bugün sizlere Güzel Sofralar Kolay Lezzetler başlığı altında  davet ettiğiniz misafirleriniz için kolayca hazırlanan ve sunum açısından iştah arttıran aperatifler ve içecekler konusunda önerilerimi sunacağım. 

Kokteyller için son derece uygun olan bu tarifler, kolayca hazırlanabilmelerinin yanı sıra, ana yemekler yanında alternatif olarak da sunulabilir.

Açıkçası, yemeklerin lezzetleri  kadar sunumlarının da güzel olması gerektiğini düşünenlerdenim. Sizde benim gibi düşünüyorsanız aşağıdaki tariflere bir göz atmanızı tavsiye ederim.

Fesleğen Yaprağında Balzamik Soslu Domatesli Peynirli Atıştırmalıklar:

Yandaki resimde görmüş olduğunuz sunumu hazırlamak için gereken malzemeler sadece cherry domates, beyaz peynir (veya tercihinize göre mozeralla veya kaşar peyniri de olabilir), fesleğen yaprağı veya nane yaprağı ve son olarak da balzamik sirke...

Cherry domatesleri ortadan ikiye kesip, üzerine fesleğen yaprağını (veya nane yaprağını) ve son olarak da arzunuza göre tercih ettiğiniz peyniri küp şeklinde kesip sabitlemesi için kürdana batırırsanız kolay bir şekilde aperatif hazırlayabilirsiniz. Arzuya göre peynirin üzerine veya tabağa tat vermesi açısından bir damla balzamik sirke damlatabilirsiniz. 

Lezzetli Meyveler: 

Misafirlerinize ikram edeceğiniz meyveleri farklı şekillerde sunmak istiyorsanız, basit yöntemlerle sunumlarınızı eğlenceli hale getirebilirsiniz. Portakalı resimde gördüğünüz şekilde kabuklarını soyarak ince dilimler halinde kesin ve ardından nar tanelerini üzerine serpiştirin. Biraz farklılık için nane yaprağı eklemeniz yeterli olacaktır. Arzuya göre bir top vanilyalı dondurma da ilave edebilirsiniz. 


Nar Eşliğinde Peynirli Sandviçler:

Arzunuza göre beyaz veya kepekli tost ekmeğini yuvarlak bir kalıpla kesin. 100 gr tuzlu veya tuzsuz labne peynirini iki kaşık yoğurtla karıştırın. Tercihinize göre bir kaşık mayonez de ekleyebilirsiniz. Dilimlemiş olduğunuz ekmeklerin 2 veya 3 tanesini, araya hazırladığınız karışımı sürerek üst üste gelecek şekilde bir araya getirin. Ardından nar taneleri ve taze soğan ile süsleyebilirsiniz...


Çıtır Şehriyeli Patates Köftesi:

3 adet orta boy patatesi haşlayıp, kabuklarını soyun ve çatal yardımıyla ezin. Üzerine 80 gram tulum peyniri, arzunuza göre ince ince doğranmış maydonoz ve dereotu, tuz, karabiber, kırmızı biber, kimyon ve çok az sarmısak tozu ekleyin. 1 adet yumurtayı sarısından ayırın ve sarısını ayrı bir kapta alıp iyice çırpın. Başka bir kaba da 1 su bardağı tel şehriyeyi koyun. Hazırladığınız harçtan ceviz büyüklüğünde alıp elinizde yuvarlayın ve önce yumurta sarısına ardından tel şehriyeye bulayın ve bol yağda kızartın. Sıcak servis etmeye özen gösterin çünkü soğuduğunda bütün lezzeti kaçıyor...

Çilekli Naneli Limonata:

Limonata genelde sıcak yaz günlerinde tercih edilir, ancak ben kış mevsiminde de misafirlerinize ufak bardaklarda, atıştırmalıkların yanında sunabileceğiniz düşüncesindeyim. Sizde aynı düşüncedeyseniz tek yapmanız gereken yarım kilo çileğe (büyük marketlerde rahatça bulunabiliyor), 2 tatlı kaşığı toz şeker ekleyin ve blendırdan geçirin. Arından püre halinde gelen çileği sunum yapacağınız bardaklara (bardaklarınızın büyüklüğüne göre değişebilir) ortalama 2 yemek kaşığı yerleştirin. Birkaç limonun suyunu sıkın. Şayet 2 yemek kaşığı çilek püresi koyduysanız, ardından 3 yemek kaşığı limon suyunu bardaklara ekleyin. Talebinize göre karşımın üzerine su veya soda ekleyin. Dilerseniz nane yaprağı ile de süsleyebilirsiniz. Oldukça lezzetli oluyor...


Frozen Meyve Suyu : 

1 top limonlu dondurmayı 1 top vanilyalı dondurma ile birlikte geniş bir kapta blendırdan geçirin. Ardından mevsimine göre dilediğiniz meyveyi (örneğin karpuz, kavun, şeftali veya portakal) karışıma ekleyin ve tekrardan blendırdan geçirin. Arzuya göre 2 veya 3 küp buzu da ekleyerek serin bir içecek elde edebilirsiniz. 


Peynirli Izgara Kabak Tabağı: 

1 adet kırmızı biberi, çekirdeklerini çıkarmak suretiyle doğrayın ve 1 yemek kaşığı zeytinyağı ile birlikte soteleyin. Bir avuç bademi ve 2 yemek kaşığı dolmalık fıstığı karışıma ekleyerek kavurmaya devam edin. Ardından bir avuç kuru üzümü de ekleyin. Başka bir yerde 4 adet kabağı ince dilimler halinde doğrayın ve zeytinyağ ile birlikte pişirin. Pişirdikten sonra biraz tuz, karabiber ve arzuya göre kırmızı biber ile tatlandırın. 150 gram keçi peynirini bölerek, iri parçalar halinde kabakların üzerine yerleştirin. Ardından önceden hazırlamış olduğunuz bademli karışımı da ekleyin ve hem hafif hem de kolay bir lezzetin tadını çıkarın.

Şeftalili Yoğurt Tatlısı:

3 adet şeftaliyi iyice yıkadıktan sonra kabuklarını soymak suretiyle küçük küçük doğrayın. 2 su bardağı yoğurdu mutfak robotunuza, doğranmış şeftaliler ve 1 çorba kaşığı bal ile birlikte koyun ve karıştırın. Karışımı kuplara yerleştirin ve soğuması için üzerine alüminyum folyo örterek buzdolabında yaklaşık 3 saat bekletin. Ardından nane yaprakları ekleyerek ve kurabiye veya bisküvi ufalayarak hoş bir görüntü eşliğinde servis edin. Arzuya göre 1 kaşık vanilyalı dondurma da eklenebilir.

Güzel Sofralar Kolay Lezzetlerin birinci bölümü şimdilik bu kadar. Yeni tatlar ile bu kategorideki yazılarıma devam edeceğim. Ancak unutmayın ki hazırladığınız yemeklerin lezzeti kadar sunumları da oldukça önemli... Bu yüzden güzel sofralar hazırlayarak yemeklerinizde farklı konseptler yaratabilirsiniz... 



Winter Comes / Kış Geldi...

Bildiğiniz üzere ülkemizde Aralık ayına kadar havalar oldukça iyi gidiyordu. Öyle ki henüz atkı, eldiven kullanmadık bile... Havalar mevsim normallerinin üzerindeydi ve bizler sokaklarda rahatça güneşin tadını çıkararak gezmeye devam ediyorduk.

Ancak Aralık ayının gelmesiyle birlikte tüm yurda soğuk hava damgasını vurdu... Uludağ, Kartalkaya gibi kayak merkezlerine kar yağdı, pistler kayakçıların yolunu gözlüyor...

Sizlere kışın gelmesiyle birlikte bu soğuk  günlerde içimizi ısıtabilecek  birkaç fikir sunacağım...


Artık havalar soğuk, ne zaman yağmur veya kar yağacağı belli değil... Dolayısıyla her daim çantanızda ufak da olsa bir şemsiye bulundurmayı sakın unutmayın...  Kış günlerine uygun, kalın kıyafetler giymeniz gerekse bile tarzınızdan ödün vermeyin derim...


Bu soğuk kış günlerinde en iyi yapılabilecek aktivite film izlemek... Herhangi bir DVD'ciden istediğiniz tarz bir sürü film almanız veya kiralamanız yeterli...  Sıcacık evinizde battaniye altında sevdiklerinizle veya kendinizle başbaşa kalarak oldukça keyifli zamanlar geçirebilirsiniz... 

                              


Romantik komedi sevenlerdenseniz ve halen izlemediyseniz artık klasikleşen filmlerden "The Notebook", "Notting Hill", "Bridget Jones'un Günlüğü", "Click" , "Runaway Bride/Kaçak Gelin" ve "Aşkta Herşey Mümkün" gibi filmleri izlemenizi tavsiye ederim. Masalsı yolculuklara çıkacağınızdan hiç şüphem yok...

                                     


Özellikle kar yağdığı zaman evde film izlemek ayrı bir keyif veriyor... Kar tanelerinin düşmesini izlerken bir yandan da sevdiğiniz bir filmle sıcak bir atmosferi kolayca yakalayabiliyorsunuz...


Film izlemeyi tercih etmiyorsanız, evinizin en sevdiğiniz köşesinde kitap okuyarak da oldukça keyifli zaman geçirebilirsiniz... Kitapların verdiği sıcaklık sizi ısıtmaya yetecektir...


Kütüphanenizden dilediğiniz kitabı seçin ve zamansızlığa doğru yol alın...

                   

Sıcacık battaniye altında okuyacağınız kitaplar, sizin hayat görüşünüzü geliştireceği gibi aynı zamanda kafanızı dağıtmaya da oldukça yardımcı olacaktır. Kendinizi tek bir kitabı okumak ile sınırlandırmanıza gerek yok... Macera, korku, romantik içerikli kitaplar okurken bir yandan da kişisel gelişime ilişkin kitaplar okuyarak kendinizi geliştirebilir ve sorunlarınıza çözümler üretebilirsiniz... 

Bu aralar bildiğiniz üzere en çok satanlar listesinin başında E.L. Jones'un "Grinin Elli Tonu", "Karanlığın Elli Tonu" ve "Özgürlüğün Elli Tonu" üçlemesi, Ayşe Kulin tarafından kaleme alınan Bora'nın Kitabı, Nevzat Tarhan'ın "Mesnevi Terapi"si, Elif Şafak'ın " Şemspare"si ve Laurent Gounelle'nin "Tanrı Daima Tebdil-i  Kıyafet Gezer" gibi kitaplar geliyor.

Kitabınızı okurken veya filminizi izlerken yanına bir fincan sıcak kahve almayı da unutmayın derim... Güzel bir kış olması dileğiyle...